11 Ocak 2010 Pazartesi

Basagrisi...



Son bir haftami grip ve onun etkisi kronik basagrisi ile gecirdim. Sol tarafimi icin icin kemiren, gozumun arkasini mesken edinen, zaman zaman ense kokume gezintiye cikan, tahammulsuz AGRI...
Yataktan 8bucuk civarinda surunurcesine kalkip, gunun akisina birakarak kendimi unutmaya calistim bu travmatik durumu. Tabi eve kapatilmis halde oldugum bu durumlarda ancak evle ilgili seyler unutturabilirdi agrimi. Olmadi...!!! Kisa sureli nevrozlar gecirip, kafami duvarlara vurmak, bir siringa batirip alivermek istedim gozumun arkasindan, ensemin dibinden agriyi. Bunun yerine akilli insanlar gibi ilaclar icildi. Kesmedi...!!!En nihayeti dun, sadece yalnizlik, sessizlik, karanlik istedi kafam. Onume konulmus bir C vitamini ve 'psikolog koltugu'ndaymiscasina bir dinginlik.



"Doktorun ofisinin girisi gayet siradandir. Viyana'da orta sinif bir mahallede, sakin bir sokaktaki bir apartman dairesinde yasar ve calisir. Merdivenlerden cikarak kapisinda `Prof.Dr.Freud` adinin yazili oldugu daireye gelir, kapiyi acar ve bekleme odasina girersiniz...."


E tabi Freud'u bulamayacagima gore, yasadim. Derken saatler gecmis. Bende bir uyusma hali. Ancak buna ragmen ihmal edilemeyen tatli bir sevgili icin, mutfaktan gelen makarna kokusu sardi minik evi. Sessizce acilan bir kapi, onca sessizligine ragmen boluverdi kokuyla karisik seansi. Her zaman o bitmez kapi zilini calan sevgili bu defa ciddiyet ve endisesiyle girdi iceri. Durumun farkinda. Butun gunun agirligina ragmen elinden geleni yapti benim icin. Aksamin uykuyu bolusturdugu saatlerde, bu kez de sevgilinin misir patlatma seramonisi basladi. Iyilestirmeyi bu aksamin isi edinmisti kendine. Aslina bakarsaniz ise de yaradi. Kasenin dibinde kalan tuzlari parmaklarken buldum kendimi. DURDUM... Kendimi dinledim, basarmistik, basimin agrisini sonlandirdik...
Yani basimin agridigi ilk gun patlatilsaydi bu misir, gececekmiydi erkenden?


Hiç yorum yok: